YİNE Mİ HEDEFLER?

YİNE Mİ HEDEFLER?

Yıllardır hepimiz hedeflerle yönetim konusunda ustalaştık sayılır. Hedef belirleme eğitimleri havada uçuşuyor. Yine de bireysel hedeflere ulaşmama/ ulaşamama yüzdesi oldukça yüksek. İş dünyasında çoğumuz yılın ortasında ulaşılamayan hedefleri revize ederken kimi zaman yılın sonunda, yılın başında koyduğumuz hedeflere de ulaşamadığımızı görüyoruz. Sadece işte de değil, Yeni yılın ilk günü Yeni Yıl Bireysel hedefleri koyuyoruz ve maalesef ki yine de birçoğu havada iyiniyet olarak kalıyor. Oysa ki, SMART hedef klişesini hepimiz biliyoruz. 1990 lardan beri eğitimlerde ben de SMART nedir diye anlatıyorum . Specific/Measurable/Attainable/Relevant/Timely kelimelerinin baş harfi ile oluşturulmuş bir akrostiş. Hem de çok popülerinden:) Hatta Türkçe’ye ÖZEL diye çevirmişliğimiz bile vardır. Ölçülebilir/Zorlayıcı/Erişilebilir/Limitli(Zaman). Hedefler ÖZEL olmalı! Peki bu ÖZEL hedeflere neden ulaşamıyoruz?

Hedeflerimizi 2 ana şekilde yazıya döküyoruz. Ya herhangi bir şeyden daha fazla yapmak, ya da daha az. Yapılan geniş araştırmalara gore; daha fazla yapmak üzerine şekillendirdiğimiz hedeflere “approach goals” (yakınlaştırma hedefleri) ; daha az yapmak üzere şekillendirdiklerimize ise “avoidance goals” (uzak durma hedefleri) deniyor. Approach Goals; -Örn: daha iyi sunum yapmak- bizi daha fazla motive edip performansımızı artırırken, Avoidance Goals –Örn: daha az beyaz ekmek tüketmek-bizi depresif hale sokabiliyor.

Peki neden?  Nörö-bilim burada devreye giriyor. Uzak durmamız, yapmamamız gereken bir konuya odaklandığımızda beyin bunu bir tehlike olarak algılıyor. Tehlike, beynin en basit savunma mekanizmasını harekete geçiriyor. Yani Kaç,Savaş ya da Don. (Fight/Flight/Freeze) Savunma durumu beynimizde , mantıklı düşünebilme yetimizi azaltıyor ve hedefimize ulaşabilmek için normalde davranacağımızdan daha az zekice hareket etmemizi sağlıyor.  Sürekli savunma mekanizmasındaki beyin, üretkenliğini/yaratıcılığını ve hedefe ulaşma yetisini kaybedebiliyor. Peki ne yapmalı? Uzmanlar burada , hedef belirlerken kendimizi savunma mekanizmasından çıkarıp, daha üretken olacağımız tarzda hedeflerimizi yazmamızı öneriyorlar. Yani daha olumlu yaklaşım. Örnek: müşteri kaybetmeyi durdurmak yerine, müşteriler için değerimizi artırmanın yollarını bulmak gibi. Hedefleri olumlu açıdan yazmak, Pollyanna’cılık vari bir kandırmaca değil. Herhangi bir şeyin eksik olduğunu yadsımıyoruz sadece geliştirmek için yapılacaklara yaklaşmaya odaklanıyoruz. Sonuçta hedeflerimizi , onlara ulaşmaya yardımcı olarak yazdığımızda beyin de bize yardımcı oluyor.

Tabii ki tek bu değil, dikkat etmemiz gereken başka noktalar da var. Onları da yeni oluşturduğum bireysel gelişim programında bulacaksınız.  Takipte ve iletişim de kalın:)